Amsterdam, Amsterdam kanallarıyla, Dam Meydanı, Madame Tussauds Müzesi ve Kraliyet Sarayı ile ünlüdür. Ayrıca, Kırmızı Fener Mahallesi, Anne Frank Evi, Amsterdam Çiçek Pazarı, Van Gogh Müzesi şehrin en önemli noktalarından biridir.
AMSTERDAM
Amsterdam’a giden trende bir yandan yol manzaralarını izlerken bir yandan da ailemle sohbet ediyorum. Amsterdam’a doğru yaklaştıkça içimiz kıpır kıpır ediyor. Kim bilir bizi lalelerin şehri Amsterdam’da ne maceralar bekliyor. Trende yolları izliyorum ve sonunda Amsterdam’a ulaşıyoruz.
Hollanda’nın başkenti Amsterdam gerek kanalları gerekse tarihî dokusu ve eşsiz manzaralarıyla tam bir görsel şölen sunuyor bizlere…
Amsterdam 12. Yüzyılda adına ismini veren Amstel ırmağının kenarında adeta bir balıkçı köyüne benzer hâlde kurulmuş. “Dam” bizdeki adıyla “su bendi” anlamına gelmekte olup Amstelredamme’dan Amsterdam olmuştur. Şehirde ilk dikkat çeken şey hiç kuşkusuz kanallar olacaktır. Öyle ki bu kanallar UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Bu kanallar hem suyu denetim altında tutmak, hem ulaşımda kullanmak ve şehri savunmak görevlerini üstlenmişlerdir. Şehirde birçok kanal olunca dolayısıyla çok sayıda köprü de bulunmaktadır. Bu kanalların üzerinde tekneler de görebilirsiniz. Eskiden bu teknelerden birçoğunu insanlar evleri hâline getirip kanalların üzerinde yaşamışlardır. Ayrıca kanalların kenarında hem tarihî yerler hem de halkın yaşadığı evleri de görmeniz mümkün olacaktır.
Amsterdam’da Gezilecek Yerler
Harika şehir Amsterdam!
Ne değişik bir şehirsin sen Amsterdam! Yalnızlar ve çılgınlık yapmaya gelenler için ayrı çocuklu olanlar için ayrı bir hazine gibi. Amsterdam’da birçok şeyi iç içe bulabilirsiniz. Aslında pusetle dolaşırken beni en çok şaşırtan şehirlerden biri Amsterdam olmuştu. Birçok ülkede yasak olan her şeyi burada cüretkâr bir şekilde görebilirsiniz burada sorun yok ama tüm bu manzaraların arasında pusetiyle dolaşan birçok anneyi görmek size garip gelecektir. Şehir sanki kocaman bir çocuk alanı.
Amsterdam’ın ünlü kanallarını gezin.
Bu kadar çok kanallardan bahsettiğimize göre elbette sizlere gezinizin ilk görülmesi gereken yerler kanallar olacaktır. Bu kanalların etrafında yürüyüş yapabilir, bisiklet sürebilir veya sandal kiralayabilirsiniz. Özellikle çocuklu ailelere bu keyifli etkinlikleri yapmalarını tavsiye ederim. Öyle ki çocuklar sularla çevrili bu kanallara bayılacaklardır.
Amsterdam kanalları
Amsterdam’da gezebileceğiniz çok sayıda yer bulunmaktadır. Van Gogh Müzesin’den Dam Meydanı’na, Red Light District’ten Anne Frank Müzesi’ne kadar birçok yer keşfedilmek üzere sizleri bekliyor. Tabii gezinize başlamadan önce size önereceğim bir şey var. Eğer turistik yerlerin çoğunu gezmek ister ve müzelere girmek isterseniz sizlere “Amsterdam City Card”ı önereceğim. Bu kart sizlere birçok yer ve ulaşım için ücretsiz olanaklar sunmaktadır.
Dam Meydanı
Şehrin en önemli ve işlevli meydanlarından biri olan Dam Meydanı birçok tarihî yere, kafeye ev sahipliği yapmaktadır. Cıvıl cıvıl olan bu meydanda ilkbaharda çeşitli karnavalları, yaz aylarında sokak sanatçılarını görebilirsiniz. Ayrıca Amsterdam Kraliyet Sarayı, Madame Tussauds müzesi ve Nieuwe Kerk yani Yeni Kilise bu meydanda bulunmaktadır. Dolayısıyla bu meydana gelmişken saydığım bu yerleri de ziyaret edebilirsiniz.
Amsterdam’da ne yenir, ne içilir?
Bitterballen ve Broodje Haring deneyin.
Dam Meydanı’nda bir dinlenme molası vermeye ne dersiniz? Amsterdam’da yemek kültürü genellikle atıştırmalıklar üzerine kurulmuştur. Burada dilerseniz Amsterdam’ın meşhur atıştırmalık yiyeceklerinden olan ve ringa balığı turşusundan yapılan “Broodje Haring” sandviçlerinden yiyebilirsiniz veya birçok yerde bulabileceğiniz ekmek ve etten yapılan minik köfte şeklindeki lezzetli atıştırmalık “Bitterballen”ı deneyebilirsiniz.
Çeşitli lezzet ve renkte peynirler
Hollanda peynirler konusunda oldukça meşhur bir yerdir. Birçok aromadan yapılmış renkli ve çeşitli lezzette peynirleri burada bulabilirsiniz. Girdiğimiz dükkanların hemen hemen hepsinde bu peynirleri deneyeceğimiz küçük tadımlıklar bulunuyordu. Sizler de bu çeşit çeşit peynirleri mutlaka deneyip dilediğinizi satın alabilirsiniz.
Külahta Patates kızartması
Sizlere yine ayaküstü yiyebileceğiniz şeylerden bu kez soslu patates kızartmasını tavsiye edeceğim. Amsterdam’da çocukla istediğiniz yemeği bulabilecek ve istediğiniz yere yürüyerek gidebileceksiniz. Kimsenin sizi rahatsız etmeyeceğinize emin olabilirsiniz. Amsterdam sokaklarında hemen hemen birçok kişinin elinde görebileceğiniz bu soslu patatesler külahta servis ediliyor. Üzerine farklı soslar koydurarak sizler de bu lezzeti deneyimleyerek Amsterdam’da bir günü bu şekilde bitirebilirsiniz.
Apple Pie
Eğer canınız tatlı bir şey yemek isterse de sizlere Amsterdam’ın meşhur Apple Pie’nı yani Appeltaart”ı denemenizi tavsiye ederim. Yanında kahveniz ve lezzetli tart eşliğinde verdiğiniz bir mola sizi daha da keyifli bir hâle getirebilir. Yine Amsterdam’ın Pannenkoeken yani tatlı krebini veya minik çıtır waffle’ını deneyebilirsiniz.
Dam Meydanı’ndaki önemli yerleri keşfetmeye devam ediyoruz.
Madame Tussauds Müzesi
Bir balmumu müzesi olan Madame Tussoud Müzesi hem sizlere hem de eğer çocuklarınızla gittiyseniz onlara keyifli bir müze deneyimi yaşatacaktır. Birçok Hollywood yıldızının balmumu heykellerini bu müzede bulacaksınız. Özellikle çocuklarınız müzedeki balmumu heykelleriyle resim çekilirken şahane bir deneyim yaşayabilirler. Değişik pozisyonlarda hazırlanan bu heykellerle siz de alışılmışın dışında pozlar verebilirsiniz.
Kraliyet Sarayı
17. Yüzyılda belediye binası olarak inşa edilen bu saray Dam Meydanı’nda yer almaktadır. Zamanla kraliyet Sarayı haline gelen bu yapı günümüzde Devlet başkanlarının özel resepsiyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. Sarayın birçok bölümü halka açıktır. Pazartesi hariç diğer günler sarayı ziyaret edebilirsiniz.
Nieuwe Kerk
Yine Dam Meydanı’nda bulunan bu kilise Yeni kilise olarak anılmaktadır. 1410 yılında yapılan bu kilise 2 kez yangın görse de hala dönemin izlerini taşımaktadır.
Oude Kerk
Red Light District Bölgesi’nde bulunan ve eski kilise anlamına gelen Oude Kerk Amsterdam’ın en eski kilisesidir. Bu kilise aynı zamanda bazı kral ve önemli sanatçıların mezarları bulunmaktadır.
Rembrandt Evi
Dam Meydanı’nın doğusuna doğru 9-10 dakikalık bir yürüme mesafesinde bulunan ünlü ressam Rembrandt’ın evini gezi listenize eklemelisiniz derim. Bu ev Rembrandt’ın hayatına ve sanatına ışık tutmaktadır. Rembrandt’ın çalışmalarını, gündelik hayatını ve resim sanatıyla ilgili birçok şeyi bulabileceğiniz bu ev birçok turistin ilgisini çekmektedir.
Amstardam, ünlü “Kırmızı Fener Mahallesini” gezin.
Gün içerisinde kanalları, Dam Meydanı’nı ve çevresindeki tarihi yapıları gezdiyseniz akşam saatlerinde Amsterdam’ın ünlü caddesi Red Light District’i gezebilirsiniz. Burayı gündüz de gezebilirsiniz ancak sokak akşam saatlerinde çok daha canlı olmaktadır. Burası çocuklar için uygun bir yer olmayacağından sadece yetişkin bireylerin gezmesini tavsiye ederim.
Red Light District
Dilimizdeki anlamı “Kırmızı Fener Mahallesi” olan bu yer adından da anlaşılacağı üzere kırmızı ışıklarla çevrili bir caddedir. Dünyanın birçok yerinden turist alan bu caddede gay bar, genelev, coffeeshop gibi yetişkinlere yönelik yerler bulunmaktadır.
Oldukça sıra dışı olan Red Light District’te Hollanda’ya özgü bir özgürlük bulunmaktadır. Bu caddede bulunan coffeeshop’larda devlet kontrolünde satılan Hollanda’nın meşhur marijuana’sı bulunmaktadır. Kenevirden üretilen keyif verici bu maddeleri bazen kek veya brownilerin içerisinde de görebilirsiniz. Bu şekilde tatlı ile tüketildiğinde bu maddelerin etkileri daha az olmaktaymış. Coffeeshop’lara 18 yaşından küçüklerin giremediklerini belirtmek isterim. Bu maddelerin sokaklarda satılanlarını da görebilirsiniz ancak gerek yasal olmaması gerekse içerisinde ne olduğunun tam olarak bilinmemesi nedeniyle bunlardan alınmaması tavsiye ediliyor.
Redline’da puseti ile dolaşan birçok turist ve yerli halk var. Ot satan dükkânın önünde çocuğuna mama yediren bir anne görmek sizi hiç şaşırtmasın. İki babasıyla dolaşan bir çocuk burada çok olağan bir durum. Sanki her şeyin şehri gibi. Başlarda garip geliyor. İçinizden sürekli çocuğunuzun gözlerini kapatmak geliyor. Birkaç saat sonra sizde bu duruma alışıyor ve her şeye bambaşka bir gözle bakıyorsunuz. Garip ama çocuğunuzla rahatlıkla gezebileceğiniz şehirlerin başında Amsterdam geliyor. Tabi biz Melisa’yla gittiğimizde Melisa daha küçüktü ve çok fazla şeyin farkında değildi. Fakat aynı seyahati şimdi yapsak ve kızların camın arkasında dans ettiği bir sokaktan geçsek eminim soracak çok sorusu olacaktır.
Bundan sonraki gezilecek yerlerimiz Dam Meydanı’ndan biraz daha uzaktadır. Bu nedenle meydandan geçen uygun numaralı tramvaylara binerek aşağıda bahsedeceğim yerlere ulaşım sağlayabilirsiniz.
Ünlü ressam Van Gogh’un önemli eserleri Amsterdam Müzeleri’nde…
Van Gogh Müzesi
Dünya’nın en önemli ressamlarından biri olan Vicent Van Gogh’un eserlerini barındıran müze 1973 yılında açılmıştır. Müze içerisinde Van Gogh’a ait 500 çizim ve 200’den fazla tablo barındırmaktadır. Eğer çocuklarınızla gitmek isterseniz onlara Van Gogh’u tanıtmanın en güzel yolu bu müzeden geçmektedir. Bu müzede sadece Van Gogh’un eserlerini değil aynı zamanda onun yaşamını da yakından görmek için şahane bir fırsat sunmaktadır.
Van Gogh Müzesi’nin hemen yanında Rijksmuseum bulunmaktadır. Eğer vaktiniz varsa her iki müzeyi de ziyaret edebilirsiniz.
Rijksmuseum
Adeta bir sanatçılar şehri olan Amsterdam’dan bahsederken Rijksmuseum’u görmeden olur mu? Bu müze dünyadaki en büyük Flemenk koleksiyonunu barındırmaktadır. Bu müzeye geldiğinizde Asya sanatına ait çizim ve objeler görebilirsiniz. Ayrıca şahane bir kütüphane ve Van Gogh eserlerinin küçük bir kısmını bulacaksınız.
Anne Frank Evi
2. Dünya Savaşı sırasında savaştan kaçan Anne Frank’ın iki yıl boyunca saklandığı ev günümüzde birçok kişi tarafından ilgi çekmektedir. Anne Frank’ın bu evde saklanırken yazdığı günlük yayımlanınca bu ev ününü giderek arttırmıştır. Evin giriş kapısı bir kitaplığa benzemektedir. Bu kitaplığın arkasında saklanma odaları bulunmaktadır. Savaşın acımasız ve hüzünlü yönünü göreceğiniz bu ev sizi hem savaş yıllarına hem de Anne Frank’ın çocukluğuna götürecektir.
Her yerin mis gibi koktuğu çiçek pazarına gidip şehrin meşhur lalelerini tanıyın.
Amsterdam Çiçek Pazarı (Bloemenmarkt)
İşte sizlere mis gibi kokan, rengârenk, içinizi ısıtan şahane bir çiçek pazarı! Dünyanın ilk yüzen pazarı olan bu pazar eskiden kanalların üzerindeki teknelerden satışını gerçekleştiriyordu. Günümüzde suyun kenarına sabit bir stant kurularak satılan çiçekleri barındıran bu şahane kokulu pazarı mutlaka görmelisiniz. Lalelerin şehri Amsterdam bu pazarla gerçekten isminin hakkını veriyor diyebiliriz. Sadece çiçek değil buradan aynı zamanda hediyelik eşya da satın alabilirsiniz.
Burada bir yemek molası vermek isterseniz Çiçek pazarına 15 dakikalık mesafede bulunan Surinam Restoranına gidebilirsiniz. Surinam Güney Amerika’nın az bilinen ülkesi ve bir zamanlar Hollanda’nın sömürgesi olarak yer almaktaydı. Çeşitli kültürlerin birleşimi olan bu mutfakta tavuk ve baharatlar ön plana çıkmaktadır.
Vondelpark
Amsterdam şehrinin en büyük, yemyeşil, huzur dolu bu parkını görmek ister misiniz? Burada bisiklet binmek, kitap okumak, kuş cıvıltılarını dinlemek adeta cenneti çağrıştırmakta… Burada hem kendiniz hem çocuklarınız harika vakit geçirebilirler. Onların parkta özgürce koşuşturmaları ve neşesi eşsiz bir huzur olmakta. Şehrin ortasında doğayla iç içe olduğunuz bu park sizi doğayla buluşturmanın en güzel yolu olacaktır.
Tüm bunların yanında eğer Amsterdam’da bizim gibi iki değil de birkaç gün vaktiniz varsa Amsterdam’ın meşhur bira fabrikası olan Heineken Experience’ı, Amsterdam’ın birçok yerinde göreceğiniz peynirlerin müzesini, Amsterdam’ın ünlü semti Jordaan’ı, hayvanat bahçesini, çeşitli bitkilerin bulunduğu botanik bahçesini ziyaret edebilirsiniz. Futbolseverler Amsterdam Arena Stadı’nı da listenize eklemeyi unutmayın.