LEFKOŞA, Kıbrıs Seyahatimiz

Yazar: Yasemin Soysal

Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa’dır. Lefkoşa Kıbrıs adasının ortasındadır. Tarih içerisinde Lüzyanlılardan Venediklilere hatta Osmanlı Devleti’ne kadar birçok farklı kültüürn ve devletin bir süre egemenliği altında yaşamıştır. Zaten küçük bir bölge bir günde gezilecek yerlerin hepsini bitiriyorsunuz. Savaş sonrası sınırlar, bombalanmış sokaklar, kapının önünde oturan Kıbrıs’ın yerel halkı her daim karşınıza çıkacak manzaralardan biri. Çok ilginçtir ki Lefkoşa hem Kuzey Kıbrıs Türk Yönetimi’nin hem de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ortak başkentidir. Aynı zamanda birçok farklı medeniyete ev sahipliği yaptığı için bu durum başkent Lefkoşa’daki eserlere de yansımıştır.

Kuzenimin Kıbrıs’a taşınma sonrası Kıbrıs yolları bizim için kaçınılmaz oldu. Tüm ailemi yine peşime takıp hazırlıkları yaptık. Annem, teyzem, babam, eşim ve kızım. Her seferinde söylüyorum biliyorum ama aile ile gidilen yolculuklar paha biçilemez. Birçok farklı grupla yurtdışına çıktım ama ailemle yaşadıklarım hep farklı oluyor. Daha çok gülüyor, daha çok şaşırıyor, daha çok ortak noktalarda buluşuyoruz. Seyahat konusunda ilerleyen yıllarda daha da kalabalık gruplar halinde yolculuk yapma isteği gittikçe artıyor.

Kıbrıs Lefkoşa bölgesinde kuzenimin evinde kalacak ve bir araba kiralayıp Kıbrıs’ı gezecektik. Rahat dolaşabilmek için yaz öncesi dönemi tercih ettik. Çünkü Kıbrıs gerçekten sıcak oluyor. Yazın giderseniz sıcaktan sadece denize girer ve sonrasında otelde klimanın altında oturursunuz. Yaz öncesi dönemde hem dolaşabilir hem de öğle saatlerinde denize girebilirsiniz. Hele ki çocuğunuz varsa kesinlikle aşırı sıcaklarda Kıbrıs’a gitmenizi önermem. Tabi birçok kişi kumar oynamak için gidebiliyor. Bu durumda hangi mevsim gittiğinizin hiçbir önemi yok. Zaten kumarhaneler klimalı ve her daim aynı sıcaklıktalar.

Gerek iklimi gerek denizi gerekse “Yavru Vatan” olma özellikleriyle Kıbrıs başta biz Türkler olarak birçok ziyaretçiye ev sahipliği yapar.

Lefkoşa’da Gezilecek Yerler Nerelerdir?

Büyük Han

Bursa 1572 yılında Osmanlı valisi Muzaffer Paşa tarafından yaptırılmıştır. Lefkoşa bölgesinin tam merkezinde bulunan Büyük Han 68 odaya 10 dükkâna sahip adanın en büyük hanı olma özelliğindedir. Büyük Han’da Osmanlı Devleti’nin izlerini görebileceğiniz bir de camii bulunmaktadır. Lefkoşa merkezinde bulunduğu için buraya yürüyerek veya toplu taşıma araçlarıyla ulaşabilirsiniz.

Büyük Han’ın içerisinde günümüzde hediyelik eşyalar satılmaktadır. Ayrıca burada çeşitli antika dükkânları da mevcuttur. Hanın etrafında bulunan kafe ve restoranlar sayesinde dinlenme imkânı da bulabilirsiniz. Hanı ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Buradan çok yakın olan Arasta Sokak’a ulaşarak gezinize devam edebilirsiniz.

Arasta Sokak

Yine Lefkoşa merkezinde bulunan bu sokak şehrin en canlı noktalarından biridir. Arasta sokakta sizleri cıvıl cıvıl bir çarşı karşılayacak. Burada insanların gündelik yaşamına dair izler bulacaksınız. Hatta sizler de bu Açıkhava çarşısında alışveriş yapıp etrafındaki kafelerde bir yorgunluk çayı veya kahvesi tüketeceksiniz. Şehrin nabzının attığı bu sokak gerçekten görülmeye değer! Burayı ziyaret ettiğinizde trafiğe kapalı olduğunu unutmayınız.

Lefkoşa civarında akşam keyifli ve eğlenceli sokaklarında dolaşabilir bir şeyler içmek için bir kafeye girebilirsiniz. Daha çok genç nüfusun sizi karşılayacağı Kıbrıs sokaklarında kendinizi genç gibi hissedeceksiniz. Çünkü şehrin gerçekten üniversite öğrencilerinden dolayı çok farklı bir havası var. Sıcaklığın etkisiyle birlikte akşamüstü saatlerinde çok daha hareketli sokaklar sizi bekliyor olacak.

Bedesten

Gotik bir tarz kullanılarak 1400’lü yıllar civarında inşa edilen bu bedesten aslında Lefkoşa bölgesinde ilk zamanlar bir kilise olarak açılmıştır. Açıldığı dönemdeki adı St. Nicolas Kilisesi’dir. Daha sonra Lüzyanlar bu bölgede hâkimiyet kurduklarında üzerine birtakım eklemeler yapmışlardır. Lüzyanlardan sonra şehir bir süre Venediklilerin eline geçmiştir. Venedikliler de burayı Yunanlılara teslim etmişlerdir.

Osmanlı Devleti Kıbrıs’ta hüküm sürdüğü yıllarda bu kilise bedesten olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yani bir çeşit kapalı çarşı işlevi görmüştür. Günümüzde ise kültür ve sanat faaliyetlerinin bir kısmı bu bedestende yapılmaktadır. Bedesteni ziyaret etmek isterseniz ücretsiz olarak bu ziyareti gerçekleştirebilirsiniz.

Derviş Paşa kimdir?

Lefkoşa Derviş Paşa Konağı

Bu konak 19. Yüzyılda inşa edilmiş olup Derviş Paşa’ya aittir. Derviş Paşa kimdir diye soracak olursanız o Kıbrıs’ta ilk Türkçe gazete olan “Zaman”ı çıkaran kişidir. Bu nedenle kendisi Kıbrıs’ta önemli bir konumdadır.

Derviş Paşa Konağı iki katlı olarak inşa edilmiştir. Konak’ın dış cephesinde tipik bir ada rengi olan mavi ile beyazın buluşması ön plana çıkar. İki katlı olarak inşa edilen bu konağın altı taş üst katı ise kerpiçten yapılmıştır.

Lefkoşa Lüzinyan evi

16. Yüzyılda Lüzinyanların Kıbrıs’a hâkim olduğu dönemde gotik bir tarzda yapılmıştır. Bu evde sadece Lüzinyanların değil aynı zamanda Osmanlıların da izlerini görmek mümkündür. Sarımsı tuğlalarla kaplı bu evin dış cephesinde kahverengi pencereli beyaz bir balon ön plana çıkar. Lüzinyan evi şehrin merkezinde olduğu için rahatça ulaşabilirsiniz.

Kumarcılar Hanı

Osmanlı Devleti’nden kalma olan bu han 17. Yüzyıl dolaylarında inşa edilmiş ve 44 odaya sahip olarak yapılmıştır. İçindeki büyük salonda gotik tarzda yapılmış bir kemer bulunmaktadır ki bu kemerin Ortaçağ dönemine ait olduğu düşünülmektedir.

Araba Müzesi

Lefkoşa’da ilginizi çok çekecek farklı bir müze çıkıyor bu kez karşımıza, Araba Müzesi! 60 civarında rengârenk, üstü açık ve kapalı modellere sahip birçok aracı burada bulabilirsiniz. Ayrıca bu müzede dünyada sadece bir tane olan ve 1899’da üretilen Crest Mobile’ı da göreceksiniz. Özellikle araba müdavimlerinin fazladan ilgisini çekeceğine eminim.

Mevlevi Tekke Müzesi

Yine 17. Yüzyılda inşa edilen bu yapı sonraki dönemlerde Kıbrıs’ta bulunan Türk sanatına ait eserleri korumak maksadıyla müzeye çevrilmiştir. Yapı 1954 yılında müzeye çevrilmiş, 1962 yılında ise bir restorasyondan geçmiştir.

Tekke Müzesi’nin içerisinde sema törenleri için sema odası, derviş odası, misafir odası ve mutfak bulunmaktadır. Ayrıca müzeye gittiğinizde içerideki duvarlarda hat yazıları ve temsili derviş heykellerini de görebilirsiniz.

Venedik Sütunu

Bu sütun bir zamanlar Kıbrıs Venediklilerin hâkimiyetindeyken dikilmiştir. Venedikliler bu sütunu adayı ele geçirmelerinin bir sembolü olarak dikmiştir. Venedik sütunu granitten yapılmış olup 6 metre yüksekliğe sahiptir.

Aziz Nikolas Kilisesi

Bu kilise bir zamanlar kumaş tüccarları için bir pazaryeri olarak kullanılıyormuş. O nedenle burası bir çarşı olarak bilinmektedir. İçi taş zeminden oluşur, kapısında ise Lefkoşa’nın birçok yerindeki tarihi eserlerde gördüğümüz gibi mermer kemerden oluşmuştur.

Hüzünlü bir müze: Barbarlık Müzesi

Barbarlık Müzesi

Bu kilise bir zamanlar Rumlar tarafından kendisi görevdeyken eşi ve üç çocuğu öldürülen Binbaşı Nihat İlhan’ın ailesi anısına müze olarak yaşatılmıştır. Binbaşı görevdeyken eşi ve çocukları banyoya sığınmış ve ne yazık ki katliam burada gerçekleşmiştir.  Bu evde o kanlı geceden sonra hiçbir eşyaya dokunulmamış, duvarda kanlar ve kurşun izleri aynı o geceki gibi bırakılmıştır. Bu olayın yaşandığı geceye de “kanlı noel” denilmiş ve bu olay tarihe geçmiştir.

Selimiye Cami

Selimiye cami aslında 1209-1326 yılları arasında o dönemde bölgede hüküm süren Lüzinyalılar tarafından St. Sophia Katedrali olarak imşa edilmiştir. Yine dönemin mimarisine uygun gotik bir tarzda yapılan bu katedral Paris’teki Notre Dame Katedrali’ne benzemektedir. Osmanlı Devleti bölgeye hâkim olduğunda burası camiye çevrilmiş ve Selimiye Cami olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Ünlü Lefkoşa surlarında tarihe yolculuk yapın.

Lefkoşa Surları

567 yılında Venedikliler tarafından Osmanlı Devleti’nden şehri korumak için yapılmıştır. 11 burç ve 3 kapıdan oluşmaktadır. Eski surların yanına yeniden daha sağlam olarak inşa edilse de 1570 yılında Osmanlı Devleti Kıbrıs’ı almıştır.

Arap Ahmet Paşa Cami

Lüzinyan döneminden kalma 1845 yılında yapılan bu eser aslen bir kilisedir. İçinde aynı zamanda Venedik dönemine ait izler de taşımaktadır. Osmanlı Dönemi’nde kilise camiye çevrilmiştir. Caminin bulunduğu semt Arap Ahmet adıyla anıldığı için camiye de bu isim verilmiştir.

Girne Kapısı

Bu kapı 1567 yılında mimar ve mühendis Proveditare Francesco tarafından yapılmıştır. Şehrin etrafı surlarla çevrili olduğu için şehre girmek üzere üç tane kapı vardır. İşte bu kapılardan biri Girne Kapısı’dır.

Eğer çocukla gidiyorsanız tüm bu müzelerin dışında onun için de eğlenceli lunaparkları Lefkoşa’da bulabilirsiniz.

Lefkoşa Lezzetleri Nelerdir?

Kıbrıs deyince aklımıza öncelikle hepinizin bildiği gibi Hellim peyniri gelmektedir. Sade kahvaltılarda değil aynı zamanda salatalarda da kullanılan bu peynir çoğunlukla kızartılarak servis edilir ve oldukça lezzetli bir yiyecektir. Kıbrıs’ta birçok yerde bu peynir çeşidini görmeniz mümkündür.

Kıbrıs’a özgü yiyeceklerden bir diğeri de şeftali kebabıdır. Kıyma, soğan ve baharatlar karıştırılır. Keçi zarının içerisine adeta bir dolma gibi doldurulur ve ızgarada pişirilir. Kıbrıs’a gittiğinizde bu lezzeti de menünüze eklemenizi tavsiye ederim.

Fırın kebabı da yine Lefkoşa’da deneyeceğiniz lezzetlerdendir. Bu yemek kuzu etinin ağır bir şekilde taş fırınlarda pişmesiyle elde edilir. Ağır ağır pişen et yumuşak bir kıvam alır ve ağızda dağılır. Ayrıca yemeğe kekik de eklenmektedir.

Kıbrıs’a gitmişken Kıbrıs köftesi yemeden dönmek olmaz. Bu köfte yanında veya altında patateslerle servis ediliyor ve birlikte muhteşem köfte patates ikilisini oluşturuyorlar.

Şimdi sırada Kıbrıs’a özgü bir mantı bulunmakta. Adı Piruhi Mantısı… Bu mnatı kıymadan ziyade tulum peyniri, tereyağı, yumurta, ceviz ve un ile yapılır. Üzerine yoğurt eklenir ve afiyetle yenir.

Molehiya Kıbrıs yemekleri arasında en bilinenlerindendir. Molehiya aslında bir bitki olup Kıbrıs yöresinde yetişmektedir. Bu bitkiyi et veya tavukla birleştirerek pişirip Molehiya yemeğini elde ederler.

Lefkoşa bölgesinde her zaman et yemekleri mi var? Tabii ki hayır. Sebze severler için meşhur fırında tava yemeğini tavsiye ederim. Bu yemek domates, patates, soğan ve dilerseniz başka sebzeler de ekleyerek yapılır. Belki de yanına hellim peynirli rengârenk salatayla güzel bir sebze şöleni oluştururlar. Bilindiği gibi Kıbrıs’ta birçok çeşit sebze yetişir. Bunlardan en ünlüsü ise semizotudur. Semizotunu salataya koydukları gibi aynı zamanda yoğurtlu bir meze olarak da sunarlar.

Gelelim tatlılara…

Gelelim tatlılara… Hepimizin bildiği katmer de burada Lefkoşa bölgesinde yapılıyor ancak bademle… Yanlış duymadınız, bademle yapılan bu katmeri farklı ama bir o kadar lezzetli haliyle denemek sizin de hoşunuza gidebilir.

Zülbiye tatlısı yine Lefkoşa’da bulacağınız bir diğer tatlıdır. Bu tatlı hamurlu bir karımın keçiboynuzu pekmeziyle yapılmasından elde edilir. Başka yerlerde değişik isimlerle de karşınıza çıkabilir. Ayrıca biz burada bici bici adı verilen ve buz ile yapılan Adana bölgesi’nin meşhur tatlısını da yedik. Bu sıcak havalarda öyle iyi gitti ki!

Lefkoşa sokaklarında dolaşırken her an karşınıza buz gibi bici bici çıkabilir. O eski usulle satılan yiyecekler tüm nostaljik havasıyla sizi geçmişe götürüyor.

Kıbrıs’ta karşınıza Şammali tatlısı çıkacak. Bu tatlı İzmir yöresinde yapılan Şambali tatlısının neredeyse aynısıdır fakat yapılışında ve lezzetinde birtakım farklar bulunmaktadır. Kıbrıs şammali tatlısı irmik, badem, damla sakızı ve yoğurt kullanılarak yapılır. İzmir’dekinin aksine kaymak yerine dondurma ile servis edilir. Bütün bu güzel lezzetleri mümkün olduğu kadar denemenizi tavsiye ederim. Zira Kıbrıs bize mutfak konusunda çeşitli lezzetler sunmaktadır.

Benzer Yazılar