Bilinçaltı ve beslenme konusuyla ilgili örnekler çocukluk deneyimine dayanır. Sağlıklı kilo verilebilmesi için bu sorunun çözülmesi gerekir. Ayrıca kalıcı bir zayıflama için bu konu çok önemlidir. Bu bağlantıyı anlamak için örnekler okyanusunda ava çıkmak gerekir. Ne kadar çok insan varsa örnekler ve ilişki olasılıkları da o kadar farklılık gösterir. Bu yüzden kilo vermek için tüm problemi tek bir soruna bağlamak mümkün değildir. Bu yüzden kendinizde yaşadığınız problemin kaynağını ancak örnekler ve benzer sorunları okuduğunuzda daha net anlayabilirsiniz. Bu yüzden konuyu daha iyi anlamanız acısından size bazı örnekler paylaşmak istiyorum.
Bilinçaltı ve beslenme konusuyla ilgili örnekler
Yemek Saati Ödülleri ve sağlıklı beslenme
Uzun yıllar önce, masumiyetin ve merakın hakim olduğu çocukluk günlerimde, bilinçaltımın derinliklerinde beslenmeyle ilgili bir iz bırakıldı. Çocukken, annem bana yemeklerimi bitirdiğimde ödül olarak tatlı verirdi. O zamanlar bu, yemeği bitirmenin tatlı bir sonuç olduğunu düşünmemi sağladı. Ancak yetişkinlikte, her yemeğin ardından tatlı yeme eğiliminde olduğumu çok sonra fark ettim. Bu basit ritüel, bilinçaltıma, yemeğin tatlı bir lezzetle noktalanması gerektiği inancını aşılamıştı.
Gel zaman git zaman, geçmişin etkilerini fark etmeye başladım. İçimde, yemeğin bitiminde tatlı tüketme arzusu daha da güçleniyordu. Bilinçaltımdaki inançlar, sağlıklı beslenmeyle çelişen bir yola sürüklüyordu beni. Ancak şimdi, içsel bir dönüşüm sürecine adım atmanın vakti geldi.
Bilinçaltımın derinliklerindeki inançları sorgulamak için cesaretimi topladım. ‘Bilinçaltı ve beslenme’ yolculuğumda, geçmişin gölgesinden çıkarak kendime yeni bir yol çiziyorum. Geçmiş deneyimlerimin etkisini anlamak ve değiştirmek için adımlar atmaya kararlıyım. Bilinçli seçimler yaparak, beslenme alışkanlıklarımı yeniden şekillendiriyorum. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzenine doğru yürümek için içimdeki gücü harekete geçiriyorum.
Bilinçaltının gücüyle beslenme arasındaki bağı keşfetmek, benim için önemli bir adım oldu. Geçmişin kalıplarını kırarak, bilinçli bir şekilde beslenme alışkanlıkları oluşturma yolculuğumda yeni bir sayfa açıyorum.
Spor Salonu Travması
Çocukluğumun okul günlerinde, spor derslerinden hiç hoşlanmazdım. Her defasında takımlar seçilirken benim adım sonlara kalırdı. Öyle zamanlarda görünmez olmak isterdim. Bu durum, kendimi dışlanmış hissetmemi ve spor salonunda kötü deneyimler yaşamamı sağladı. Tüm eleştirilere maruz kalmak ve başarısızlık duygusuyla mücadele etmek, beni spor yapmaktan uzaklaştırdı. Özellikle maç zamanları o yedek koltuğunda oturup onları beklemek, birinin beni fark edip takıma alacağı an için saatlere bakmak çok can sıkıcıydı. Başlarda görünür olma isteğimin yerini görünmezlik aldı. Kimsenin bu başarısızlığı fark etmemesini istemiyordum. Saatlerce sıkıntı içinde oturmak yerine, atıştırmalıklara sığındığımı fark ettim. Bu, bir süreliğine sıkıntıyı dindirse de, uzun vadede sağlıksız bir alışkanlık haline dönüştü. öyle kenarda oturup yemek yiyordum. Sanki aç olduğum için beni kimse çağıramıyordu. Özellikle görünmez olmak istediğim zamanlarda, yiyeceklerle kendimi oyalayarak rahatlama hissi arıyordum. Bu durum, beslenme alışkanlıklarımı etkiledi.
Yaşadığım bu deneyimler, bilinçaltımı ve beslenme alışkanlıklarımı derinden etkiledi. Spor yapmaktan hoşlanmıyor oluşum sağlıksız atıştırmalıklara olan eğilimimi belirledi. Ancak şimdi, bu içsel engellerle yüzleşme zamanı geldi. Bilinçli bir şekilde hareket etmek ve sağlıklı beslenmeyi benimsemek için içimdeki gücü harekete geçirme kararı aldım.
Pizza Partileri
Çocukluğumda, ailemle birlikte pizza partileri düzenlemek, en sevdiğim anılardan biriydi. Mis kokulu pizzalar, masada bir araya gelmemizi sağlar ve içimizde bir coşku uyandırırdı. O anlarda, ailemle geçirdiğim güzel zamanların tadını çıkarırdık. Ancak zamanla, bu güzel anılar sağlıklı beslenme alışkanlıklarımı gölgelemeye başladı.
Hayatın karmaşıklığı içinde, ailemin kutsal birlikteliği yavaş yavaş dağıldı. Babamın ani vefatı, derin bir acı bıraktı içimde. Büyüdükçe, yurtdışına taşınmamız gerekti ve birçok sevdiğimi geride bıraktım. Kalabalık ailemiz, eski coşkusunu kaybetti ve küçük bir aile olarak yoluma devam ettim. Ancak içimde, o sıcaklık ve kalabalık arasındaki özlem hiç dinmedi.
Sürekli yağmur yağan bir ülkede yaşıyorum, o karanlık ve kasvetli zamanlarda televizyonun karşısında koltuğu geçiyor üzerime bir battaniye alıyor ve pizza sipariş ediyorum. Sanki annemin evinde gibi, yemek yapmak zorunda değilim, bulaşık yıkamak zorunda değilim. Ayırca birazdan sanki kapının kenarından babam çıkacak ve benim pizzamı ayırın diyecek gibi geliyor. Sağlıklı beslenmeyle uyumlu bir şekilde pizza keyfi yaşamak, o kalabalık ve sıcaklığı yeniden hissetmek için bir fırsat sanki benim için. Aslında aç olduğum ya da karnımı doyurmak için pizza yemediğimi çok zaman sonra fark ettim. Yemekler benim için geçmişe yaptığım en hızlı yolculuktu.
Salatalar ve İşkence
Çocukluğumda annem, kilolu olduğum için beni sürekli olarak diyet yapmam için zorlardı. Yemeklerden önce salata ya da sağlıklı şeyler yemem gerektiğini söylerdi. Ancak ben o zamanlar sebzeleri sevmezdim ve bu zorunlu salata ritüeli, bana bir işkence gibi gelirdi. İştahımı kesmek için zorla yemek yemek, beni sebzelerden uzaklaştırdı.
Büyüdüğümde ise, biraz daha özgür olmanın ve kendi kararlarımı kendim vermenin tadını çıkarmak istiyordum. Zayıf görünmek ve saltalardan hoşlanmak, benim için önemli olan şeylerden biriydi. Ancak paradoksal bir şekilde, zayıflamaya çalışmak bile beni rahatsız ediyordu. Çünkü zayıflamak, sanki çocukken o istenmeyen şişman halimi bana hatırlatıyordu. İstemediğim bir şekilde kilo vermek, geçmişteki zorbalıkları yeniden yaşayacakmışım gibi hissettiriyordu.
Bugün, sağlıklı beslenme ve bilinçli bir şekilde beslenmeyle ilgili bilgilerle donandım. Ancak hala sebzelerle ve zayıflamayla mücadele ediyorum. İşte tam da bu noktada, bilinçaltımın derinliklerindeki bu hoş olmayan deneyimleri yeniden yaşama ve sebzeleri sevgiyle tüketme fırsatını yakalamak istiyorum. Daha da önemlisi içimde bir yerlerde kilo vermek istemediğimle yüzleşiyorum. Beslenmemde dengeyi sağlamak, sağlığımı korumak ve kendimi daha iyi hissetmek için bu içsel engellerle başa çıkma zamanı geldi.
Bilinçaltı ve beslenme alışkanlıklarım, Fast Food Kaçamakları
Çocukluğumda anne ve babamın boşanması, benim için zorlu geçmişti. İki ayrı dünyada yaşayan ebeveynlerim, farklı beslenme yaklaşımlarını da beraberlerinde getiriyordu. Annem, geleceğim için her ayrıntıyı düşünen ve beslenmeme büyük önem veren otoriter bir anne olarak karşıma çıkıyordu. Babam ise haftanın sadece iki gününde beni görüyor, bu zamanlarda bambaşka bir dünyaya adım atmamı sağlıyordu.
Babamın ziyaret ettiği günlerde, özgür bir ruhla yanına giderdim. Onu daha çok sevmem ve ona daha yakın olmam için hayatın sınırlamalarını bir kenara bırakırdı. Telefonla saatlerce oyun oynamak, televizyon izlemek, annemin yasakladığı tüm yiyecekleri tüketebilmek tam da istediğim gibi bir özgürlük deneyimi sunardı. Ancak bu özgürlük, bir yandan da karakterimde kara delikler açıyordu. Yağda kızarmış tavuklar, dondurmalar, şeker helvaları… Tüm yasaklar kalkıyordu ve ben, her bir lezzetle özgürlüğü deneyimliyordum. Babam, sevgisini böyle ifade ettiğini düşünüyor olmalıydı.
Peki büyüdüğümde beslenme alışkanlıklarıma ne oldu?
Büyüdüğümde, beslenme alışkanlıklarımda ortaya çıkan sorunların duygusal yemeyle bağlantılı olduğunu anladım. Babamın çabaları, bilinçaltımda farklı bir şekilde ortaya çıkmıştı. O özel günlerde sınırsız özgürlüğü yaşarken, aşırı tüketim ve sağlıksız seçimler yapmanın yanı sıra, babamın beni sevmesiyle ilgili mesajlar zihnimde yanlış bir yer bulmuştu.
Bilinçaltı ve beslenme arasındaki ilişkiyi anlamak, geçmişte yaşadıklarımı ve duygusal dünyamı fark etmemle gerçekleşti.
Her bir deneyimin beslenme alışkanlıklarımızı nasıl etkilediğini anlamak, bilinçaltımızdaki kodları çözmekle mümkün olur. Geçmişte yaşadığımız deneyimler, duygusal ve zihinsel açıdan beslenme tercihlerimizi şekillendirebilir. Ancak şimdi, bu farkındalıkla, bilinçli bir şekilde sağlıklı beslenmeyi seçmek ve geçmişin gölgesinden kurtulmakla mümkündür.
Unutmayalım, bilinçaltımızdaki izlerle yüzleşmek ve onları yeniden yazmak, sağlıklı bir beslenme yolculuğunda önemli bir adımdır. Kendimize ve bedenimize sevgiyle yaklaşarak, beslenme tercihlerimizi bilinçli bir şekilde yönlendirebiliriz. Geçmişteki deneyimlerimiz bizi şekillendirse de, şimdi geleceğimizi ve sağlığımızı olumlu bir şekilde etkileme gücüne sahibiz. Bilinçaltımızı keşfederek, beslenmeyle ilgili seçimlerimizi daha bilinçli bir şekilde yapabilir, sağlıklı bir yaşamın temellerini atabiliriz.
Hadi şimdi de başka bir kız çocuğunun babası ile olan ilişkisinin gelecekte onu nasıl bir tatlı sevdalısına dönüştürdüğünü görelim;
Konu kazandibi
“Yaz sıcağının kavurucu güneşini hissettiğim bir öğleden sonra, babamın işten eve erken döndüğü bir gündü. Küçükken, babamın erken eve dönüşleri nadiren gerçekleşirdi ve genellikle bir macera demekti. O gün bana bir sürprizinin olduğunu söyledi. Yüzünde gizemli bir gülümseme vardı. Arabaya binip nereye gittiğimizi söylemeden yola çıktık.
Şehrin gürültüsünden uzaklaştıkça, arabamızın camından süzülen güneş ışığının kırmızı ve sarı tonları, merakımı daha da arttırdı. Bir süre sonra arabayı kendi doğup büyüdüğü sokaktaki eski bir kazandibicinin önüne çekti. Babam gülümseyerek bana bakarak, “Burası bizim sırrımız olacak,” dedi.
İçeri girdiğimizde, mis gibi tarçınla karışık tatlı kokuları etrafı sarıyordu. Çocukken bu kokuyu çok severdim, o zamanlar kazandibi yemek büyük bir zevkti. O gün babamla birlikte ilk gizli deneyimimi yaşadım. O gün, lezzetli bir kazandibi, yanına içtiğim gazoz ve mis gibi tarçın kokularını unutmam mümkün değildir. Tabi ki babamın bana özel zaman ayırmasını da unutmam mümkün değil.”
Yıllar geçti, bilinçaltı ve beslenme alışkanlarım buna göre şekillendi…
Yıllar geçti, ancak bu anı hala aklımda taze. Her ne kadar şimdi daha sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olsam da, stresli zamanlarda hala tatlıya yönelme eğilimindeyim. Çünkü bilinçaltım o restoranı değil, aynı zamanda babamla geçirdiğimiz o özel günleri ve anıları hatırlıyor.
Bu anı, bilinçaltı ve beslenme alışkanlıklarımı anlamama yardımcı oldu. Şimdi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını korurken bu duygusal bağlantıyı da göz önünde bulunduruyorum. Çünkü bir erkek tarafından sevilmek ve korunmak benim için çok önemli. Keşke babam her zaman bu tutumunu bana gösterseydi. Aslında şimdi fark ediyorum ki o da evden uzaklaşıp geçmiş anıları ile dolu o eski sokağına geri döndüğünde çok mutlu oluyordu. Sanki çocukken ona gösterilmeyen o sevgiyi o da bana o sokakta bana vermeye çalışıyordu.
Bu hikaye, yemeklerin ve yemek yeme alışkanlıklarının sadece fiziksel bir ihtiyaç olmadığını, aynı zamanda duygusal ve psikolojik etkenlerle de derinden bağlantılı olduğunu gösteriyor. Yemek yeme alışkanlıklarımızı değiştirirken, bu duygusal ve psikolojik faktörleri dikkate almak önemlidir.
Bu anılar, bilinçaltımızın beslenme alışkanlıklarımızı nasıl etkilediğini gösteriyor. Bu bilinçaltı alışkanlıklarını anlamak ve değiştirmek, sağlıklı bir yaşam tarzına geçiş yapmamıza yardımcı olacaktır.