“Diyetteyken psikolojimiz neden bozulur?” sorusuna psikolojik ve fizyolojik oluşturduğumuz direnç cevabını verebiliriz. Diyetteyken bedenimizde oluşan iniş çıkışlar anlık olarak psikolojinizi bozabilir. Uzun yıllar yapılan diyetler ise beden algısının ve yiyeceklerle olan ilişkimizin bozulmasına sebep olur. Bu da geniş bir süreçte psikolojik sorunların kalıcı olmasına sebep olur.
Diyetteyken psikolojimiz neden bozulur? Diyetlerin Gizli Tehlikesi nedir?
Diyetlerin Gizli Tehlikesi nedir? Bir diyetle yeni bir başlangıç yapmayı düşündüğünüzde, genellikle bir hedef göz önünde bulundurursunuz. Belki bir beden ölçüsü, belki bir hedef kilo veya belki de sadece daha sağlıklı hissetmek. Ancak, diyetlerin gizli gerçeği, çoğu zaman bu hedeflere ulaşmayı imkansız kılmasıdır. Hatta bu süreç, sizi daha da yıkıcı bir yola sürükleyebilir.
Diyetteyken psikolojimiz neden bozulur? Diyetler çoğunlukla size kısa vadeli ve katı kural tabanlı bir yaşam tarzı dayatır. Ancak bu sınırlamalar, sık sık kendinizi başarısız hissetmenize neden olur. Sonuç olarak, kendine güveniniz zarar görür ve motivasyonunuz düşer (Foster et al., 1997). Başlangıçtaki coşku ve umut, yerini hayal kırıklığına ve çaresizliğe bırakır.
Diyetler Yeme Bozukluklarını Artırabilir mi?
Diyetler, Yeme Bozukluklarını Artırabilir mi? Maalesef evet! Sık sık diyete girmek, kendi kafanıza göre katı diyetler oluşturmak ve acıktığınız halde saatleri kovalamak sizde yeme bozuklukları riskini önemli ölçüde arttırabilir. Ani ve sınırlayıcı diyetlerle başlayan zayıflama süreci, bir süre sonra kontrolden çıkabilir ve ciddi yeme bozukluklarına dönüşebilir (Stice et al., 2011).
Şunu unutmamak gerekir ki, gençler ve genç yetişkinler bu risk altındaki en hassas gruplardır, çünkü bu yaşlarda kişilik ve beden algısı hızla değişir.
“Diyetteyken psikolojimiz neden bozulur?” sorusuna psikolojik acıdan baktığınızda, bir diyet programına sadık kalmak, maalesef ki sıklıkla stres ve anksiyeteye yol açar. Çünkü her bir “hayır” demeniz gereken yiyecek ve içecek, potansiyel bir kayıp olarak algılanır ve bu durum genel zihinsel sağlığınızı olumsuz etkileyebilir (Papies et al., 2015).
Diyet fikri, bir süre sonra depresyon ve anksiyete belirtilerini tetikleyen bir düşman haline gelebilir.
Bir hayal etsenize, kendinizi sürekli bir şeylere ‘Hayır’ derken bulmak zorunda kalırsınız. Aslında sorun şudur ki ‘Evet, ben bunu yemek istiyorum’ diye gelen gereksiz mesajların yoğunluğudur. Beden tok olsa bile bu tarz mesajlar gönderebilir. Aslında bu mesajları tetikleyen sizsiniz. İşte bu noktada bu mesajları neden gönderdiğinizi fark edemezseniz sürekli olarak kendi yarattığınız ‘Bunu yesem iyi olur’, mesajına ‘Hayır’ demek zorunda kalmanın stresini yaşarsınız. Burada çözmeniz gereken, durduk yere bedeninizin neden ‘bunu yemelisin’ msjı gönderdiğini bulmaktır. Eğer bedeninizin gönderdiği yanlış msj’ın sebebini bulmak yerine diyet yapmak, ağrısı olduğu halde sorunu çözmek yerine ağrı kesici alan birine benzer. Çünkü sorunun kendisi ağrı değildir. Ağrıya sebep olan durumu bulursanız ağrınız zaten bitecektir. Fakat ağrı kesici durumu daha kötü bir hale getirir tıpkı diyette olduğu gibi. Çünkü ağrı kesicinin etkisi geçtiğinde sorunu çözemediğiniz için ağrınız daha da şiddetli olacaktır. Diyetle psikolojinizi bozduktan sonra yeme ataklarınız diyet öncesine göre daha kötü olacaktır.
Unutmayın ki bazı bireyler stres altında daha fazla yeme ihtiyacı duyar. Bu süreçte, başlarda belki de kendinizi daha iyi hissetmek amacıyla başladığınız diyet, bir süre sonra depresyon ve anksiyete belirtilerini tetikleyen bir düşman haline gelebilir. Ayırca iradenizi kontrol edemediğiniz bir düşünce kendi benlik saygınıza bir darbe vuracaktır. Bununla birlikte bırakın hayallerinize yaklaşmayı hayallerinizden uzaklaştığınızı fark edince karamsarlığa kapılmanız an meselesidir.
Diyetteyken psikolojimiz neden bozulur? dediğinizde diyetlerin gizli tehlikesi tam da bu noktalarda başlar. Psikolojik sağlığınızı tehlikeye atacak bu yolculuğa atılmadan önce iki kere düşünmek önemlidir. Bunun yerine, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve düzenli fiziksel aktivite gibi sürdürülebilir ve bireysel yaşam tarzınıza uygun olan seçeneklere yönelmek daha sağlıklı bir seçim olacaktır. Yeme bozukluklarınıza sebep olan şeyin ne olduğunu bulmak zorundasınız, yoksa sürekli diyet yapıp kendinizi strese sokmanız an meselesidir.
Kaynakça:
- Foster, G. D., Wadden, T. A., Swain, R. M., Stunkard, A. J., Platte, P., & Vogt, R. A. (1997). The Eating Inventory in obese women: clinical correlates and relationship to weight loss. International journal of obesity, 21(3), 210-216.
- Stice, E., Marti, C. N., Shaw, H., & Jaconis, M. (2009). An 8-year longitudinal study of the natural history of threshold, subthreshold, and partial eating disorders from a community sample of adolescents. Journal of abnormal psychology, 118(3), 587.
- Papies, E. K., Winckel, M. Y. V., & Keesman, M. (2016). Food-specific decentering experiences are associated with reduced food cravings in meditators: A preliminary investigation. Mindfulness, 7(5), 1123-1131.