Psikolojik açlık, bedenimizin ihtiyacı olmadığı halde o yiyeceğe ya da yemek sofrasına ilgi göstermektir. İhtiyacı olmadığı halde yarattığı açlık hissiyle gereğinden fazla yemek yemenize sebep olan psikolojik bir sorundur.
Kafamız Midenin Rolünü Devralabilir mi?
Son yıllarda yapılan araştırmalar, insanların fiziksel olarak tok olsalar bile psikolojik olarak açlık hissi yaşayabileceklerini göstermiştir. Yani beynimiz, vücudumuzun ihtiyaç duymadığı hâlde yemek yeme ihtiyacı hissetmemize neden olabilir. Bu durum, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını bozabilir ve kilo vermeyi zorlaştırabilir. Peki beyin neden böyle bir şey yapar? Amacı bizi baltalamak mıdır? Hayır tabi ki değil. Beyin psikolojik ve fizyolojik sebeplerden dolayı bunu yapar.
Psikolojik Açlık
Bir araştırma, psikolojik açlık hissi yaşayan kişilerin, fiziksel olarak tok olsalar bile, daha fazla yemek yeme eğiliminde olduklarını göstermiştir (Wooley & Wooley, 1984). Bu durum aslında doymuş olduğumuz hâlde neden hâlâ yemek yemeye devam ettiğimizi açıklamaktadır.
Örneğin, bir hafta sonu ailenizle birlikte sinemadasınız. Koca bir tabak patlamış mısır ve büyük bir kola ile film izlemek ailenizin bir geleneği. Fakat siz bugün, birkaç saat önce evde oldukça doyurucu bir öğle yemeği yediniz ve hâlâ tamamen tok hissediyorsunuz.
Film başlar ve birlikte olduğunuz aile bireylerinin patlamış mısırı çıtır çıtır yemesi, onların mısırın tuzlu lezzetinden keyif aldıklarını görmek, kokusunu almak… İşte o an, beyniniz size açlık mesajları göndermeye başlar. Aslında hâlâ tok olmanıza rağmen ailenizin yaşadığı keyfi ve mutluluğu deneyimlemek istersiniz. Sanki mısır yemezseniz onların aldığı keyfi ve zevki alamayacakmışsınız gibi hissedersiniz. Bu durum, fiziksel bir açlık değil, psikolojik bir açlıktır.
Genellikle belirli bir ortam, durum ya da duyusal bir tetikleyici psikolojik açlık hissini harekete geçirebilir.
Genellikle belirli bir ortam, durum ya da duyusal bir tetikleyici psikolojik acıkma hissini harekete geçirebilir. Bu durumlar karşısında bilinçli olmak ve gerçekten acıktığınıza emin olmak için bir an durup düşünmek, bu tür psikolojik açlıkla başa çıkmakta önemlidir.
İlginç bir şekilde, “hedonik açlık” olarak da adlandırılan bu durum, özellikle yüksek yağlı ve yüksek şekerli gıdaları içerir (Lowe & Butryn, 2007). Yani, çikolatalı dondurma, patates cipsi veya pizza gibi yiyeceklerle ilgili istekler genellikle bu türden psikolojik açlık hissi nedeniyle ortaya çıkar.
Beynimizdeki ödül merkezine dikkat!
Bu durumun başlıca nedeni, bu tür yiyeceklerin beynimizdeki ödül merkezlerini aktive etmesi ve bu yiyeceklerle ilgili güçlü bir arzu oluşturmasıdır (Berridge, 2009). Ancak bu durum, kilo vermeye çalışan kişiler için önemli bir engel olabilir. Çünkü bu psikolojik acıkma hissi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını bozabilir ve fazla kalori alımına neden olabilir.
Birçok kişi, fiziksel açlık hissi ile psikolojik açlık hissini birbirinden ayırt etmekte zorlanabilir. Fiziksel açlık, genellikle birkaç saatlik bir yemekten sonra ortaya çıkar ve midenizde hafif bir ağrı veya guruldama ile kendini gösterir. Ancak psikolojik açlık genellikle belirli bir yiyeceğe karşı istek duyma şeklinde ortaya çıkar ve genellikle stres, sıkıntı veya sıkıldığınızda ortaya çıkar (Macht, 2008).
Bu iki tür açlık hissini ayırt etmek zorundayız!
Bu nedenle, kilo vermeye çalışırken bu iki tür açlık hissini ayırt etmeyi öğrenmek önemlidir. Bu sayede, vücudunuzun gerçekten yiyecek ihtiyacı olup olmadığını daha iyi anlayabilir ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarınızı daha iyi yönetebilirsiniz.
Sonuç olarak, psikolojik açlıklar, kilo vermeye çalışan kişiler için önemli bir engel olabilir. Ancak bu engeli aşmak mümkündür. Fiziksel ve psikolojik açlık arasındaki farkları anlamak ve bu açlık hissini yönetmeyi öğrenmek, sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmenize ve kilo verme hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir.