Bilinçaltı ve kilo verme arasında önemli bir bağlantı var. Bilinçaltında, diyet, şişmanlık, kilo verme, zayıflama gibi kavramlar yanlış kodlanmış olabilir. Sürekli olarak ‘Neden diyet yapamıyorum?’ diye soruyor olabilirsiniz. Siz, kilo vermek istiyor olabilirsiniz ama deneyimleriniz buna izin vermiyor olabilir.
Bir tarafınız ‘yapabilirsin, kilo verebilirsin’ derken diğer tarafınız ‘boşver ye gitsin!’ mi diyor? Bir tarafınız ‘hiç acıkmadım’ derken diğer tarafınız ‘akşam yemeği yemedin yemek yemek zorundasın’ mı diyor? Diyet ve zayıflama sürecinde yaşadıklarınız, değişim yolculuğundan çok, iki kişinin savaşı gibi gelmiyor mu size? Peki, kim doğruyu söylüyor ve kime inanmak gerekiyor? İyiyi mi kötüyü mü dinleyeceğiz? Melek mi şeytan mı kazanacak?
Neden diyet yapamıyoruz? Bilinçaltı ve kilo verme arasında nasıl bir bağlantı var?
Aslında bilinçaltınız için iyi ya da kötü gibi kavramlar yok. Toplumdaki normlara ayak uydurup sağlıklı beslenmeliyim diyerek ekmeyi kesmeye çalışıyor olabilirsiniz ama bilinçaltınız için o ekmek, çocukken sokakta özgürce oynayabilmeniz için babanenizin arasına salça sürüp verdiği bir haz aracı olabilir. Şimdi tüm uzmanların kötülediği, bol glütenli, şişmanlamanız için tüm karbonhidratı sağlayan o ekmek belki de sizin bilinçaltınızda özgürlüğü temsil ediyor olabilir. Peki ondan nasıl vazgeçeceksiniz? Bir tarafınız size ‘ye’ diyecek diğer tarafınız ‘hayır kesinlikle yeme’ diyecek. Hadi tüm bu iyi- kötü, melek-şeytan kavramlarını bir kenara bırakalım çünkü bu kavramların hiç biri doğru değil. Bilimsel araştırmalarla birlikte bilinçaltınızda neler oluyormuş bakalım.
Lowe ve arkadaşları (2001), kilo kaybı programına katılan bireylerde bilinçaltının rolünü incelemiştir. Araştırmada, kilo verme sürecinde bilinçaltı inançlarının önemli olduğu ve pozitif bir zihinsel tutumun başarıyı artırdığı sonucuna varmışlardır. Katılımcıların bilinçaltındaki inançları, hedefleri, motivasyonları ve başarıları üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Bilinçaltı ve kilo verme arasında ki ilişkiyi incelerken şuna dikkat etmek gerekir; diyet yaparken ‘Ne yaparsam yapayım zaten zayıflamam’ gibi bir inancınız varsa çabanız uzun vadede sonuçsuz kalabilir ya da çocukken çok şişman olarak büyük bir ilgi görüyorsanız kilolu olmak sizin için pozitif bir uyarıcı olabilir. Aç kaldığınızda motivasyonunuz hemen düşüyor ve cezalı gibi hissediyorsanız belki de çocukken yemeklerle cezalandırılmış olabilirsiniz. Yine aynı şekilde ekmeğin sizi özgürleştirdiğine ve mutlu ettiğine dair bir inanç varsa ekmeyi hayatınızdan çıkarmanız çok zor olabilir. Bu durumda zihninizin ne dediğinden çok bilinçaltınızın ne dediği önem kazanacaktır.
Bilinçaltı ve kilo verme arasında ki bağlantıyı incelerken çocukluk dönemine dikkat!
Bilinçaltı ve kilo verme arasında ki bağlantıyı incelerken çocukluk dönemine dikkat! Çocukluk döneminde edindiğimiz yeme alışkanlıkları, bilinçaltımız tarafından şekillendirilir ve bu alışkanlıklar yetişkinlik dönemimizde de devam eder. Örneğin, bir çocuk her zaman yemekten sonra tatlı yemeye alıştırılırsa, bu alışkanlık yetişkinlikte de devam edecektir. Tatlının ne kadar sağlıklı olup olmadığının hiç bir önemi yoktur.
Ya da bir çocuk kendisine kilo verme konusunda baskı yapıldığını hissederse bilinçaltı bu durumu stres olarak algılayıp savunmaya geçebilir. Sonuçta, istediğin kadar iradeli olsan da bilinçaltı direnç gösterir ve kilo verme sürecini zorlaştırır.
Herpertz ve arkadaşları (2008), obezite ve psikolojik faktörler arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma, bilinçaltında yer alan duygusal ve psikolojik faktörlerin obezite riskini artırdığını göstermiştir. Örneğin, düşük benlik saygısı, duygusal yeme, stres ve depresyon gibi faktörler, kilo alımına katkıda bulunabilir. Aslında burada sizin fazla yemenizin sebebi fizyolojik faktörler değildir! Ve çözümü de yemek yemek değildir!
Aslında yemek yiyerek depresyon, anksiyete vs gibi duygusal sorunlarınıza bir yenisini eklediğinizin farkında mısınız?
Peki bilinçaltımız kilo verirken kendini nasıl görüyor?
Bilinçaltımız, çocukken ve yetişkinlikte dış dünyadan gelen uyarıcılar doğrultusunda kim olduğunu belirler. Kendimize dair olumsuz görüşlere sahipsek, bu durum kilo alımını etkileyebilir. Örneğin, kendimizi sürekli olarak “kilolu” olarak görüyorsak, bilinçaltımız bu imajı gerçekleştirecek şekilde davranabilir. Kişinin kendisini nasıl algıladığı tercihlerini de etkileyecektir. Örneğin, bir kişi gençken sporla ilgili olumsuz bir deneyim yaşarsa ya da bedeninden utandığı için spor yapmaktan vazgeçmişse bilinçaltı bu deneyimi saklar ve yetişkinlikte fiziksel aktiviteden kaçınma eğilimi yaratabilir. Yani bu kişi yetişkinlikte sadece kilo vermek zorunda olduğu için spor yapmak için kendini zorlayacaktır. Zorlayarak yaptığı spor da ona gerçek başarıyı getirmez. Çünkü spor yaparken mutlu değildir.
Bilinçaltımızda çocukken yediklerimiz kilo vermemizi etkiliyor mu?
Kesinlikle bu sorunun cevabı evettir. Bilinçaltımız, beslenme seçimlerimizi büyük ölçüde etkiler. Örneğin, bazı insanlar için Fast food’un cazibesi bilinçaltı bir seviyede olabilir. Çocukluklarından itibaren bu tür yiyeceklere mutlu oldukları anlara maruz kalan insanlar, yetişkinlikte sağlıksız beslenme eğiliminde olabilirler.
Son zamanlarda ebeveynler evde bir şeyler pişirmek yerine daha kolay ve basit çözümler arıyor. Dışarıda yenilen her sağlıksız ama eğlenceli gıda öncelikli olarak tercih edilmeye başlanıyor. Bilinçaltı, bu tür yiyeceklere yönelik bir tercih oluşturuyor. Aslında sağlıksız gibi görünen yiyecekler o çocuk için arkadaşlık, annesinin mutlu ve stresli olmamadığı anlarla bütünleşmiş oluyor. Çocukluk yaşlarında mutlu olduğu anlarla kodlanmış yemekler aslında o kişi için gelecekte çok önemli bir yemek haline gelecektir.
Peki bilinçaltımızdaki inançlar kilo vermemizi etkiliyor mu?
Teixeira ve arkadaşları da (2012), kilo kaybı ve kilo koruma sürecinde bilinçaltının önemini araştırmıştır. Araştırma, bilinçaltının, motivasyonu, öz-denetimi ve sağlıklı davranışları sürdürmedeki rolünü vurgulamıştır. Bilinçaltında yer alan olumlu inançlar, kilo verme sürecinde daha başarılı sonuçlar elde etme olasılığını artırabilir. Bu yüzden sözde kendine inanma değil, gerçekten yapabileceğine inanan insanlar gerçek değişimi yaşayacaklardır. Yani hangi diyet yöntemini uyguladığınızdan daha önemli olan hangi düşünce sistemine sahip olduğunuzdur. Zayıflayacağına inanan insanlar bir şekilde o kilolarını geri vermektedir.
Bilinçaltı ve kilo alımı arasındaki ilişki karmaşıktır ve bu ilişkiyi anlamak, kilo yönetimine bütünsel bir bakış açısıyla bakmayı zorunlu kılar.
Kilo vermek isteyen biri kesinlikle yiyeceklerin, bedensel algının, şişmanlığın bilinçaltındaki anlamını kendisi için bulmalıdır. Kişi gerçek bir dönüşümü ancak bu farkındalıktan sonra yaşayabilir.
Bu araştırmalar, bilinçaltının kilo yönetimi üzerindeki potansiyel etkilerini ve psikolojik faktörlerin kilo alımıyla ilişkisini göstermektedir. Ancak, her bireyin deneyimi farklı olabilir ve kilo yönetimi kompleks bir konudur. Bu nedenle, kişinin bireysel durumunu dikkate alarak sağlıklı bir yaşam tarzı, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite gibi faktörleri de göz önünde bulundurmak önemlidir.